Şu sandalyenin kırık boynu ne güzel
Ya masanın dağıtılmış onuru
Vazoya ne demeli bomboş dururken
Değme çiçekten fazla gururu
Bizden farklı olan bir yanı var eşyanın
Elimiz değmeyince kendinde kalan
Yapılışında yankımızla doldurduğumuz
Oysa kimsesiz kalınca ne ki bir insan?
Şu yatağa bak dağınık bırakmışsın
Geceden kalma şişenin boynu eğilmiş
Kilim yenik pehlivan utangaçlığıyla
Nakışlarını saklamış yere serilmiş
Akmış mumlar, güdük kalemler, yırtılmış kitap
Yerde alametleri duruyor savurganlığının
Bir el vermeden koyup gitmişsin
Canı çekiliyor damladıkça zeytinyağının
Sen gittikten sonra sesini kazandı
Yavaşça birikiyor hayatı eşyaların
Eteğin çoktan sahiplendi atıldığı yeri
Tozlar birikiyor üstünde, seviyor bu evi
Sensiz bu oda kendi sesiyle
Konuşuyor eşyaların has bestesiyle
Küflenirken canlanıyor yeniden şarap
Ve tutsak resimlerin kırışıyor çerçevesinde
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
10 yorum:
Zarif, tatlı, hüzünlü gibi, etkileyici...
:))
Sen mi?
Evet:)
Ev neden terkedilmis kine?
Hayır!
Sen.
:))
Inanç, sanırım sahibesi tatile falan çıkmış. Tebdil-i mekanda ferahlık varmıştır di mi?
Ekemekçikız'ım güzelim... Özledim,yap bi organize iş be yav.
belleğim yanıltmıyorsa wesvese'de aynı dönemde yazılarımız çıkmıştı..merhaba
Merhaba vg:)
Yanıltmıyor belleğiniz. Hatta Sarıyer-Taksim minibüsü hikayelerimin çoğu Wesvese'de yayınlanmıştı. Ne güzel dergimizdin sen Wesvese, di mi ama?
Selamlar,
"wesvese" ne güzeldi.Biliyorum sizleri oradan ben de.
Baki kalan bu kubbede bir hoş seda imiş derler ya. O hoş bi sedaydı sahiden de. Bi katkım olduysa ne güzel.
Yorum Gönder