İlk annemiz havaydı.
Elma ağacından aldığı zehirli sütü
Bakır çalığı bir kaba sağdı.
İkinci babamızdı toprak
Öz babamız yukarıda başka yıldızlarla oynaşırken
Annemizi kolluyor ve bizi adam etmeye uğraşıyordu.
Yanık kollarını anımsıyorum şimdi ve ekmeği sevmeyi öğretişini
Yoksuldu çok. Zordu.
Üçüncü kardeşimiz Sağlam
Doğduğu zaman ağladı annem. Çok.
Bizi evden attı.
Yiyecek Sağlam’a yetecek kadardı.
Dördümüz, iki eski kardeş, topal bir kedi ve bir vahşi ördek
Göl yoluna indik.
Diledik ve hiçbir şey olmadı.
Beş kişi geldi yanımıza, göle bir ceylan
Bırakmayı istiyorlardı. Bekle
Dedim kardeşime.
Onlara kediyi verdim. Aldım ceylanı
Çocuk kendisi geldi
Durdu yanında. Bağlıydılar.
Altı kişiydik, denize gittik.
Bulduk istiridyeleri. Et.
Ceylanlı çocuk dişini değişti inciyle.
Denize verdik. İstiridyeye.
Yedi parçaya ayrıldı dişinci, halkalandı karanlık. Yokuş.
Yuttu tahta oldu. Çan.
Sesi duyduk. Oltaya takılanları almaya geliyorlardı. Bekle
Dedim ceylana.
Balıkları çözdüm. Bağlıydılar.
Sekizde duruldu su.
11 Aralık 2004
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
Şahane bu, Arzucum!
Öpüyorum, seni.
:)))
Aha! Bu şiirin de bir okuyucusu olduğunu ve bi gün onu bulacağımı biliyodum! Sen miymişsin? Vay be! Hayat ne garip arkadaşlar felan:)
ben de sevdim bu şiiri ve yeteneğinden dolayı alnındaki öpücüklerim arasına bir yenisini konduruyorum...
Rujunu silseydin bari:)
Yorum Gönder