27 Nisan 2009 Pazartesi

Dizi dizi inciyiz

Günaydın herkese, güzel de bir hafta olsun dilerim.

"Bloga hangi yazıyı eklesem?" diye dolanırken klasörlerde "Sultan Makamı" diye bir dosya buldum. Çok severek izlediğim bu dizideki kadın karakterlere ilişkin bir içerik çözümlemesi yapmaya niyetlenmiş ama sonra kimbilir hangi öykünün, şiirin peşinde dolanırken yarım bırakmışım işi. Yine de bu haliyle beğendim yazıyı, ekleyeyim dedim.

Hem Sultan Makamı öyle sağlam bir çalışmaydı ki bence, dizilerin başına gelen o moda furyasından ayrı bir yerde de yad edilsin arada.

Sevgiler herkese,

Arzu

Sultan Makamlı Kadınlar


“Hayatın kulpu nerede Asiye? Neresinden tutacağız hayatı?”
Sultan’ın Asiye’ye söylediğidir


Birkaç aydan beri önce Perşembe, sonra da Salı gecelerini bir diziye ayırıyoruz evde.
İnceden başlayıp “Sultan” haykırışıyla içimizi bir tuhaf eden müziğini dinlemeye, her biri daha önce başka dizilerde denenip ön kabul görmüş tiplemelerden bağımsız, yaşayan birer karakter olan rolleri izlemeye doyamıyoruz. Sabahın köründe işe gidecek olmamıza rağmen uykumuzdan feragat edip Sultan Makamı’nı izliyoruz. Çünkü Sultan ile Asiye’nin sevdası öyle sahici ki, biz de seyrederken sevgilimizin elini tutmadan duramıyoruz.

Ne zamandır akşamı ve yorgunluğu kolayca geçirmeye yarayan “ye yemeği-izle televizyonu- yat uyu” düzenine yenik düşer olmuştuk sevgilimle. Önceleri utanarak, birbirimize çaktırmadan izlediğimiz Deli Yürek’le başlayan televizyon karşısı birlikteliğimiz Asmalı Konak’la alenileşmiş, hafta içi günleri dizilere göre adlandırmaya dek uzatmıştık işi. Sonra bir de baktık ki, bir zamanlar eleştirdiğimiz, dalga geçtiğimiz televizyon bağımlısı hayatlara benzemiş hayatımız. Durumu kabullenmek şanımıza, vazgeçmek ruh halimize uymazken, ne halt edeceğimizi de pek bilemezken sağ olsun imdadımıza Sultan Makamı yetişti. Şimdi ilk defa “utanmadan” bir diziyi “birlikte” seyrediyoruz.

Dizinin benzerlerinden ne denli farklı olduğunu anlamak için iki başrol oyuncusunun birbirlerine nasıl baktığını görmek bile yeterli. Bu iki güzel insan birbirlerine diğer televizyon dizilerinde görmeye alıştığımız sevgililer gibi bakmıyor. Ne sahip olma hırsı var bakışlarında, ne yırtıcılık. Ne karizma yarıştırıyorlar birbirleriyle ne de dize getirmeye çalışıyorlar sevdiklerini. Bu sahici bakışları yakalamaya çalışan oyuncuları çok gördük dizilerde ama hiçbiri bu denli başarılı olmadı, birbirlerinin ruhuna bakıyor Sultan ile Asiye. Öylesine “iyi” bir bakış ki bu, biz de yanımızdaki sevgiliye bakmadan edemiyoruz. Ve tam o anda, hiç şaşmadan hep aynı mucize gerçekleşiyor, sevgiliyi de bakışını diziden bize çevirmiş buluyoruz. Aynı bakışı yakalayınca sevdiğimiz gözlerde, seyrettiğimizin sadece televizyon değil oradan geçen hayat olduğuna bir kez daha inanıyoruz. Ev ısınıyor, hayat ısınıyor, sevgimiz demleniyor.

Biz, ekrandan bize akseden hayatların içinde yalnızca Sultan Makamı’ndan yansıyanı sahici buluyoruz. Diğer dizilerdeki bize ait olmayan yaşamlara bir nevi röntgencilik hissiyatıyla bakarken, bu diziye katılıyoruz. Neden?

Bu soruya dizinin özenli, sinemaya selam göndermekten geri durmayan çekiminden, senaryonun, müziğin güzelliğinden başlayarak yanıt verilebilir. Fakat ben özel bir durumdan, dizinin kadın karakterlerinden bahsetmek istiyorum. Sevgilime bile söylemeden kendime sakladığım bir hissiyat var çünkü içimde: Bence bu dizinin sultan makamında oturanlar, kadınlar.

Bu “bence”nin peşinden gitmenin eğlenceli ve öğretici olacağını düşünüyorum. Benim açımdan dizinin kadın karakterlerine göz atmak, bu karakterlerin temsil ettiği değerlerden hangilerinin benim de hayatımda yer tuttuğunu ortaya koymak anlamında kişisel olsa da, yapılacak çözümlemenin diziye benzer bir hissiyatla yaklaşan başka kadınların da yaşamlarında neyi onayladıklarına dair birkaç ipucu verebileceğini ümit ediyorum.
Öncelikle dizinin geçtiği mekâna kısaca değinelim. Çünkü kadın karakterleri anlamada onları ortaya çıkaran mekân ve yaşam standartları önemli bir birleşme noktası. Dizinin mekânı İstanbul’un kenar semtlerinden biri, Balat. Yoksul insanların yaşadığı, çok güzel İstanbul manzaralarına sahip bir semt. İşte bu yüzden yoksullara bırakılması mümkün değil. Öykümüz de bu mecradan hareketle eskiden bayıla bayıla izlediğimiz, şimdilerde modası geçmiş bir temaya sahip: Yoksul ve iyi insanlar, zengin ve kötü insanlara karşı yaşadıkları mekânı ve hayatlarını korurlar. Onurlarını da parayla satmazlar.

Bu genel tema çerçevesinde bir kadınlar portre galerisidir seyrettiğimiz. Zenginlik ve kötülüğün dizide cisimleşmiş hali de aşağıda değineceğimiz gibi bir kadındır, yoksulluğun ve iyiliğin simgesi de. Bir müteahhidin kızı semti boşaltarak büyük bir alışveriş kompleksi kurmaya çalışır, mahalleli de buna karşı durur. Arka planda ise aşkı, hayata tutunma çabalarını, yoksulluğu, çaresizliği, ihaneti, direnmeyi… görürüz.

Sultan’ın Sultanı Asiye:
Asiye bu rolde ne nasıl kurtulacağı yıllardır tartışılan hayat kadını, ne de Kurtlar Vadisi’nde artık içimize fenalık getirecek denli çok türküsü çalınan, kocasının elleriyle intihara sürüklenen ölü annedir. Asiye ilk kez adındaki “asi” bölümüne yaraşan bir genç kadındır Sultan Makamı’nda. Abisinin (Bahtiyar) en yakın arkadaşı olan Sultan, Asiye’ye aşıktır. Asiye de Sultan’ı sevmekte ama hayatını kurduğu dayanakları tasvip etmemektedir. Bu yüzden başlarda Sultan’ın aşkına cevap vermez. Sultan ne doğru dürüst bir işe sahip, ne de böyle bir iş tutmaya niyetlidir. Oysa Asiye birlikte bir hayat kuracağı erkeğin ayaklarının yere basmasını ister. Fakat zamanla sevgisine yenik düşer ve Sultan’la evlenmeyi kabul eder. Bu andan itibaren dizide bambaşka bir Asiye görürüz. Sonuna dek Sultan’ın yanında, onun pes ettiği yerlerde direnmeye çağıran, hayata karşı Sultan’dan daha yürekli bir kadındır artık Asiye. Erkeklerin sadece üzülmekle yetindiği parasal sorunlara kafasını fazlaca takmayan, onların buna neden bunca üzüldüklerini pek de anlamayan, çözüm yolu bulma konusunda daha yaratıcı bir Asiye’dir.

Asiye dizide neyi temsil eder?
Asiye dizide aklı, olgunluğu, direngenliği, gücü temsil eder. Az ama doğru konuşur. Karar vermede temkinlidir ama bir kez verdiği kararı sonuna dek muhafaza eder, korur. Asiye bu dizide sevgilidir. Sadece sevgilisinin değil, hayatına giren herkesin sevgilisi. Erkeklere atfedilen pek çok değerin dizideki erkeklerden daha çok taşıyıcısıdır. Dürüstlük, sözüne güvenilirlik, kararlılık, suskunluk ama gerektiğinde sözünü sakınmama, iş yaptırma, doğruyu eğriden ayırma gücü. Bunlar toplumumuzda genellikle erkelere atfedilen değerlerdir Fakat bu dizide bir kadında cisimleşirler. Asiye göğe değil, toprağa bakar. Bulunduğu yere kök salar. Sonuç itibariyle tam anlamıyla olumlu bir karakterdir.

Sultan Makamı’nın diğer kadınlarında da olumlu özellikler görürüz. Özellikle güç. Dizideki kadınların en belirleyici özellikleri güçlü olmalarıdır. İyi Asiye de, kötü müteahhit kızı da güçlü kadınlardır. Kendi kararlarını verir, dahası bunu çevrelerine kabul de ettirirler. Dizideki kadınlar erkeklerin aksine “arabesk” değillerdir. Üzüntülerini eylemsizlikle birleştirmez, üzüntüye neden olan olumsuzlukları aşmak için doğru yollar bulmaya çalışırlar. Işıl ile kocası Bahtiyar’ın arasındaki ilişkide bunu sıkça görürüz. Bahtiyar hiçbir işi kendisine layık göremediği halde Işıl bir otelin mutfağında çalışmaktan yüksünmez, üstüne üstlük Bahtiyar’ı teselli eder. Kadınlar Asiye’nin düğününde Bahtiyar gibi -ne yapacağını bilmeyen şaşkın tavuk gibi- dolanacaklarına, bir gün içinde Asiye’nin bohçasını Bahtiyar’dan kurtarıp gelin evini döşeyiverirler. Sultan sığındığı sinemadan çıkması söylendiğinde yenilmiş adam triplerinde atını alıp, Asiye’yi arkasında bırakıp paşa paşa giderken Asiye tek kelime etmeden Sultan’ın eline yapışır, iki gün sonra da Sultan’ı sinemadan direnmeden çıkmamaya ikna ederek geri getirir vb.

Dizideki erkek karakterler hayalleriyle yaşar, var olan hayatı kabullenmeyip ama buna karşı da pek bir şey yapmazlarken kadınlar hayata sımsıkı bağlıdır.

6 yorum:

moroccom dedi ki...

iyi bir diziydi. dediğiniz gibi karakter çözümlemeleri de oldukça başarılıydı.

Arzu Çur dedi ki...

Bir seveni daha çıktı bak dizinin. Teşekkürler:)

şule dedi ki...

güzel diziydi de, reyting yapmadi diye kisadan kestirilivermisti di mi?

ben senle dizi seyretmek istedim bu yazini okuyunca. hani caylarimizi elimize alip, koltuga gomulup, herbir karakteri tahlil ederek, gulusup eglenerek...yol arkadasim olabilir mesela. ya da canim ailem...ne dersin ?

Arzu Çur dedi ki...

"Allahhh" derim:) Yol Arkadaşım'ı izleyemedim hiç. Onu izlersek "o kim, bu ne oldu, şu neden şöyle" deyip canını sıkarım (huyumu bilirim, kesin sukarım:) O yüzden oyumu Canım Aile'mden yana kullanıyorum. Bu haftayı kaçırdık, sonraki günler için plan pruğram yapalım.

şule dedi ki...

aaa yol arkadasim bu ara tavsadi zaten biraz. agir gidiyor. anlatirim ben sana, konuyu kacirmadan. yakalamis olursun hem. hem de ordaki tipler, iliskiler falan cok eglenceli. ama ilk hedef canim ailem olmali kesin. yapalim bir organizasyon...

Arzu Çur dedi ki...

Anlaştık. Ne zaman anlaşamdık ki zaten seninle? Canım benim:)