30 Ekim 2008 Perşembe

Birden Görünce Şaşırdım

Birden görünce şaşırdım. Evet, sadece böyle. Başka bir anlam çıkarmayın suskunluğumdan. Lütfen. Sizi gördüğüme çok sevindim yoksa.
Nasılsınız? Yoo, iyi görünüyorsunuz tabii. Sormak adettendir değil mi? Yani, insanlar karşılaşınca böyle söylerler.
Sanırım siz de beklemiyordunuz. Şaşırdınız sanki. Yok canım, elbette özel anlamlar yüklemiyorum bu şaşkınlığınıza. Nereden de çıkardınız? Ah, hala esprilisiniz. Ne hoş.
Ben değiştim tabii. Fakat başka ne yapabilirdim ki? Yok canım, beni bırakıp gittiğinizde elbette üzülmedim. Ne vardı ki üzülecek? Siz iyisini yaptınız. Benim gücüm yoktu bırakmaya, siz bıraktınız.
Valla, ne diyeyim bilmem ki. Çok şıktı canım, şık. Hele o mektubunuz yok mu? Gerçekten inanılmaz bir veda mektubuydu. Hatta bir ara bir dergiye göndermeyi bile düşündüm. Yani o kadar olur, bir veda mektubu bu kadar etkiler insanı.
Yok, tabii göndermedim. Biraz kıskançlık yaptığımı itiraf etmeliyim. Yalnızca benim olsun istedim. Ama tabii çok zaman geçti aradan. İsterseniz size geri vereyim, gönderirsiniz, hı?
Çantamda gezdirmem şeyden... Şey işte, bugün kardeşime mektup yazmıştım. Az önce postanede zarflayıp atayım derken bir de baktım yıllar önce çekmeceye atıverdiğim sizin mektubunuzu alıvermişim o mektup yerine. Tesadüf işte. Ben de eve mektupları değiştirmeye gidiyordum.
A, evlendim tabii. İki kızım oldu. Birini bu sene nişanladık. Kısmet. Seneye evlenecek inşallah. Öbürü daha küçük. Yakında liseyi bitirecek. Yaşlandık tabii. Saçlarım eskisi gibi mi baksanıza Allah aşkına? Kına yakacağım yakında.
Anlamadım, siz niye kına yakacaksınız ki?
Kocam? Tanımazsınız. Sizden bir-iki sene sonra tanıştık. Yok eski arkadaşlardan değil. Kendi halinde iyi bir adamdı. Evet, geçen sene kaybettik. Allah gani gani rahmet eylesin. Beni bir günden bir güne üzmedi. Kendi yağımızla kavrulduk. İki çocuk büyüttük.
Nereden de hatırladınız. Ben hep o evde oturdum. Babamlar evlilik hediyesi diye verdiler bize. Neye niyet neye kısmet işte. Tabii canım hani perdelerini birlikte seçtiğimiz evden söz ediyorum. Hoş o perdelerin üstüne iki takım daha eskittik ya.
Sizin pardösünüzden söz etmiyorum canım efendim. Bizim perdeleri diyordum. Eskidi tabii ne sandınız? Tam yirmi sekiz yıl oldu. Bizde diş bile kalmadı beyefendi, perde mi dayanır bunca yıla?
Sizin de kulağınız mı az duyuyor ne? Zaten eskiden de pek duymazdınız söylediklerimi. Duysaydınız gider miydiniz hiç?
Yok, yok size demedim. Öyle konuşuyordum işte.
Çay bahçesine mi? Tabii gidelim, olur. Ama fazla kalamam. Kızın öğretmenine gideceğim. Önemli değil canım, benimle bir görüşmek istemiş de. Ne evi? Eve niye gidecekmişim? Mektupları değiştirmeye.. Ha, doğru, önce eve sonra okula gideceğim, evet.
Yok, yaramaz değildir kızlarım. Beni hiç üzmediler, aynı babaları gibi. Allah gani gani rahmet eylesin. Kızlarıma değil yahu! Allah korusun, kocama, kocama. Öldü demiştim ya.
Ah, ah görecektiniz beyimi. O ne efendilik, ne asalet. Emekli olduğunun yılı dolmamıştı daha. Enfarktüs. İlkinde gidiverdi. Aslanlar gibiydi rahmetli, kapılardan sığmazdı. Evlendiğimiz gün mahallenin bütün kadınları yollara döküldü onu görmek için.
Ne zaman mı evlendik? On yıl kadar oldu işte. Sonra öldü beyim. Ne münasebet, kızımı niye dokuz yaşında evlendireyim ki? Ha, dilim sürçtü. Dur bakayım on değil yirmi sekiz yıl oldu evleneli. Tamam, öyle olmalı, yirmi sekiz yıl. Aman, adam sen de bu yaştan sonra kim hesap eder ki yılları. Baksanıza saçıma.
Evet efendim siz gider gitmez hemen evlendim. Ne var bunda? Bilirsiniz güzel kadındım. Babamın da hali vakti yerindeydi. İsteyenim çoktu. Dul kadın demediler bana. Evleniverdim. Sizinle çocuğumuzun olmaması büyük şanstı elbet. Kocamın ilk karısıydım. Genç kızmışım gibi evlendirdi babam beni.
Öksürmeniz çok tuhaf. Hasta mısınız? Geçecek gibi durmuyor pek.
Neyse ben gideyim artık. Çay için teşekkür ederim. Başka zaman görüşür müyüz? Bilmem ki, ben hala aynı evdeyim.

6 yorum:

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Çok hoş öykü, çok!
İçimden nasıl bir ohh! sesi çıktı bir de, biliyor musun?
:))

Arzu Çur dedi ki...

Sahi mi? Beğendin mi?

Bu benim yazdığım ilk metinlerden. Demek ki bana naiflik daha bir yakışıyormuş, ha?

Sevgiler canım ciğerim. "Ada sahillerinde bekliyorum" şarkısını sana gönderiyorum.

elektra dedi ki...

hatırlıyorum bu öykünü, çaok güzel. kulağı duymayan adam diyalogları gelecekte başıma gelebilecekleri düşündürdü de bana:P

Arzu Çur dedi ki...

Gelecekte mi?

İyimser kardeşim benim:P

şule dedi ki...

çok güzel olmuş. zarif bir metin. bana feride çiçekoğlunun öykülerini anımsattı.

Arzu Çur dedi ki...

Feride Çiçekoğlu'nu ben de severim. Teşekkürler Şulecim:)